Makaleler

İşsizliğe karşı yedek sanayi ordusunu örgütlü güce dönüştürelim! -2-

TÜİK verilerine göre genç (15-24 yaş) işsizlik yüzde 21.2’ye çıkarken, genç kadın işsizlik oranı 2014’te yüzde 24.8 iken 2016 yüzde 27.1’e yükseldi. 510 bin üniversite mezunu İŞKUR’a başvuru yaptı.

Bu rakamlar, ne komprador kapitalistler ne de onların temsilcisi olan AKP/Erdoğan için bir sorun teşkil eder. Her ikisi için de temel sorun işçi sınıfının sefalet içinde yaşaması değil, azami kâr oranının hiçbir koşulda düşmemesidir. AKP/Erdoğan hükümeti açısından ayrıca sorun olan işsizlik siyası baskı yaratacak olmasıdır. Bunların dışında hâkim sınıflar açısından işsizlik bir sorun değildir. Yaşanan ekonomik durgunlukta komprador sermayenin kâr oranının düşmemesi adına işçileri işten atarak işsizliğin yükselmesinde bir sakınca görmez, aksine durgunluğun canlanma ve büyüme evresine geçtiğinde, işten attığı işçilerin yarattığı işsizlik emek üzerine baskı kurma ve emeği istediği gibi sömüreceği bir yedek sanayi ordusu yaratacağından ayrıca memnunluk duyar, keyif alır. Hükümet cephesinden seçim zamanlarında (buna referandumlar da dahi) siyasi bir malzeme, bir oy deposu olarak görülür. İşçilerin ve ailelerinin nasıl geçindiği, ne yiyip ne içtiği, nasıl giyindiği, nasıl yaşadığı egemen sınıfların, sömürücülerin umursadıkları bir şey değildir. Bu 6.5 milyon insan olsa dahi böyledir.

İşsizlik kapitalist sistemin yarattığı yedek sanayi ordusudur ve egemen sınıflar her koşulda bu ordudan istifade etmek üzere leş kargaları gibi saldırmaktadır. “Sermaye tarafından beslenen ve tümüyle sermayeye ait” olan bu işsizler ordusu örgütlü bir güce dönüştüğünde bambaşka bir hal alır. Dönemsel olarak işsizliğin azalması, sorunun çözümü değildir. Egemen sınıfların bu sorunu çözmek gibi bir derdi yoktur, olamaz da. Ancak işsizliğin yaratacağı politik baskının önünü almak için “istihdam yaratma” adına adımlar atabilir. Emek üzerine yapılan tüm diğer saldırılar gibi işsizlik de emeğe yönelen bir saldırı olarak çalışan, yarı çalışan ve çalışmayan işçi sınıfı üyelerinin örgütlü mücadelesiyle yaşanan sorunun işçi sınıfında yarattığı zorluklar azaltılabilir. Patronların keyfine göre işten atılmaların önüne geçilebilir.

Hükümetin işsiz kalanlara, uzun süre iş bulamayanlara dair var olan kurumlarının patronlara değil işsizlere destek vermesi sağlanabilir. Bu ekonomik talepler dışında, soruna dair biriken öfke siyasi taleplere yönelerek elde edilen hakların kalıcı hale getirilmesi, bir adım daha ilerisi kendi geleceğini kurma, sömürüye son verme, mücadelesi verilmesi kaçınılmazdır. Fabrikalarda, atölyelerde çalışma alanlarının her biriminde işsizliğin işçi sınıfı gündeminde olan bir sonucun yer yer işçilere tehdit olarak kullanılması biçimiyle, varlığını sürdürüyor. Faaliyetimiz hem işsizler ordusu hem de iş alanlarında bu soruna dair işçi sınıfını, mücadeleye sevk edecek, onları örgütlü bir güce dönüştürecek bir hatta ilerlemelidir. OHAL-KHK’larla emeğe yapılan saldırılar, Anayasa değişikliği, Başkanlık sistemi (referandumda evet çıksın veya çıkmasın) tartışmaları sonrası daha da artacağı koşullarda işçi sınıfını örgütlü bir güce   dönüştürmek ayrıca bir zorunluluk arz etmektedir.

 

* Marx, 1997, Kapital Cilt 1, Sol Yayınları, 5. Baskı Ankara

 

Bitti

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu