Haber merkezlerine iki önemli not düştü. Birincisi, “ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Kobane’nin güneyindeki Çelebiye beldesinden çekildiği”, yönündeydi.
İkincisi ise; “Serêkanîye’de çeteler geri Türk sınırına kaçmasın diye duvar örülüyor” haberiydi.
İki haberde açık iki ihanet var. Savaş süreci, görkemli direnişlerin yaşandığı dönemler olduğu kadar akla kolay gelmeyecek ihanetlerin de yaşandığı dönemlerdir. İkisi de şaşırtıcı değildir. İkisi de savaş yasalarına ait gerçekliktir. Bir yerde direniş varsa karşıtının da olma olasılığı her zaman vardır.
Birinci ihanet, gerçek dostla sahte dost arasında yaşanandır. Sahte dostun, güvenilir olan dostunu yüz üstü orta yerde bırakıp, çekip gitmesidir. Çeşitli sözler vermesine karşın sözünde durmamasıdır. Çeşitli vaatlerde bulunmasına rağmen hiçbirini yerine getirmemesidir.
Birinci ihanet; ABD’nin, Trump yönetiminin ihanetidir. Rojava emekçi halkı asla unutamayacağı bir ihanete tanıklık etti. Kobanê dün nasıl ki direnişe tanıklık ettiyse bugün de ABD’nin ihanetine tanıklık ediyor.
İkinci ihanet ise; Büyük düşmanın küçük düşmana karşı gerçekleştirdiği ihanettir. TC devleti, DAEŞ çetelerine her türlü maddi, manevi ve lojistik, teknik olanak sunarak, destekleyip besledi. TC, çeteleri çeşitli vaat ve sözlerle kandırıp Rojava topraklarını işgale sürdü.
QSD savaşçılarının direnişi ve kararlılığı karşısında geldikleri Türkiye topraklarına dönmek isteyenleri ise geri almamak için sınıra yeniden duvar ördü. TC devletinin aklı “katliam- soykırım-işgal-aldatma-kandırma-oyalamaya” iyi çalışır.
Onun son yüz yirmi yıllık tarihi; sayısız sözleşme, anlaşma, vaatlere, sözlere uymayarak ihaneti örgütleme ve uygulama tarihidir.
ABD, HALKLARIN ve TÜM ZAMANLARIN DÜŞMANIDIR!
Kobanê direnişinden bu yana Kürt özgürlük güçleri ve halkıyla ittifak içine girdiğini iddia eden ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, bugün arkasına bile dönüp bakmadan geri çekilmektedir. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin “dostluğu”, TC ordusunun Rojava’yı işgaliyle birlikte sona erdi.
ABD ve koalisyon güçlerinin dostluk sınırlarının, bölgedeki petrol ve gaz kaynaklarına sahip olmaya kadar olduğu bir kez daha görüldü.
Kürt özgürlük güçlerinin, ABD ve koalisyon güçleriyle ittifakı Kobanê sürecine dayanır. Kürt özgürlük güçlerinin iradi tercihi üzerinden bir seçimle gerçekleşen bir ittifak durumu değildir. Tamamen döneme denk düşen, çıkarları üzerinden bir ittifak durumu gerçekleşmiştir.
Rojava’nın emekçi mazlum halkları tıpkı Vietnam, Çin, Kamboçya, Irak, Afganistan halkları gibi hiçbir söz ve açıklamayla gizlenemeyecek kadar açık bir şekilde gördü ki ABD emperyalist yağmacı hegemonik bir güçtür. Onun dünya halklarının düşmanı olmaktan başka bir rolü ve gerçekliği yoktur.
Dün nasıl ki mazlum emekçi halkların düşmanıysa bugün de Rojava halklarının düşmanıdır.
ABD ve Rus emperyalist güçleri, hava sahasını faşist TC devletine açmasaydı, işgalci ordu bu kadar cüretkar, hırslı ve etkili olmazdı. Hava ve teknik üstünlüğünü kullanarak, gözü dönmüş bir şekilde bu kadar büyük katliamlar yapamazdı.
ABD, halkların ve tüm zamanların düşmanıdır. Bunu iyi görmek, anlamak ve unutmamak gerekir.
DİRENİŞ ve İHANET
Savaş, sayısız direniş ve kahramanlık kadar teslimiyet ve ihanetlerle doludur. Savaş sadece iki zıt kuvvetin karşılıklı çarpışması değildir. Aynı zamanda iki zıt ideoloji, iki zıt iradenin birbiri üzerinde üstünlük sağlama mücadelesidir.
Aynı zamanda direnişle/teslimiyetin; kahramanlıkla/ihanetin çarpışmasıdır. İkisi aynı zeminde aynı zamanda birlikte yaşanır. İkisi hem yan yana hem birbirine karşıt olarak yaşanır. Direniş kadar teslimiyet, ihanet kadar kahramanlık birlikte yaşanır.
Devrimci savaşta bu iki olgunun birlikte yaşanabileceği bilinci ve uyanıklığıyla yaşanmalıdır. İhanet üzerinde direnişin üstünlük sağlamasının yolu, sağlam bilinç, kararlı irade, net duruştur. Bizler bunu kuşanarak her türlü teslimiyeti ve ihaneti alt edeceğiz.
Devrimler tarihi kadar Serêkanîye direnişi buna tanıklık edecektir. Serêkanîye direnişi, her türlü teslimiyet ve ihaneti alt edecek güçtedir.
Bizler bu güce sahibiz. Bu güç biz Partizanların güçlü ellerindedir. Bu güç, yoksul emekçi halkların ellerindedir. Bu eller yukarıya doğru kalktıkça işgalcilerin elleri aşağı inecektir.
(Rojava’dan Bir TİKKO Savaşçısı)
