Güncel

SÖYLEŞİ  |  “Hayvanlardan taraf bir yasa istiyoruz” (2/2)

"Bu köklü değişiklikler için 17 yıldır mücadele veren aktivistler olarak artık göstermelik değil toplumsal dönüşümü tetikleyecek, hayvanlara ve hayvan haklarına bakış açısını 21.yy’da değiştirecek adil, ilerici ve iyiye doğru teşvik eden dünyaya örnek olacak bir yasa istiyoruz"

Yunuslara Özgürlük Platformu aktivisti ve hayvan hakları savunucusu Öykü Yağcı ile basına yansıyan AKP’nin yasa düzenlemesini ve hayvan hakları savunucularının bu düzenlemeyi nasıl yorumladıklarını konuştuk.

Hayvanlarla cinsel saldırı suçunu 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören düzenlemesinde “beyan” esasının, özellikle küçük yerleşim birimlerinde “sorun”a dönüşebileceğini savunulmakta ve revize edilmesi belirtilmekte, burada “beyanın” esas alınmaması nasıl sonuçlar doğurur?

Bu açıklama AKP’nin baya utanç verici bir açıklaması olarak hafızalarımızda yer edinecek. Çünkü beyanın esas alınmaması yıllardır süre gelen bu cezasızlığın, denetimsizliğin daha da kötü hale getirilebileceği anlamına geliyor.

Buna ek olarak yurttaşların her gün eksilen adalet inancını da sıfırlayacağını düşünüyorum. Ek olarak yurttaşların şikayet hakkı da resmen ellerinden alınmış, görmezden gelinmiş oluyor asıl bunun beyanı bu açıklama. Failin ceza alması için illa suçüstü yakalanması mı gerekecek?

Yakalandığında da failler elini kolunu sallayarak gidebilecek. Çünkü, hayvana şiddete, cinsel saldırıya vereceği hapis cezası yine 6 aydan 3 yıla kadar deniliyor. Yine elini kolunu sallayarak gezecek ve 5 yıl içerisinde aynı şeyi yapmazsa hapse girmeyecek. Bize yaptıkları açıklama böyleydi. Sadece hayvana cinsel saldırı ya da şiddet olayında değil hayvana şiddette de bu şekilde açıklama yaptılar.

Biz o kişinin 5 yıl içerisinde bir daha yapıp yapmadığını nerden bileceğiz, üstelik beyanda esas alınmıyor. Hayvana cinsel şiddet veya fiziksel şiddet uygulasın, isterse öldürsün yine hapis cezası almadan çıkıyor. Ama bunun bu şekilde ifade edilmesi, yasaya geçirilmesinin düşüncesi bizzat hükümetin cinsel saldırılara göz yumduğu anlamına geliyor.

Çünkü bunun kamera kayıtları var, adli tıp raporu var, görgü tanıkları var. İstenildiğinde adalet işletile bilinir. Ama burada resmen adaletten kaçıyorlar, kaçınıyorlar. Bu durum şiddetin, tecavüzün, istismarın özellikle daha genel çapta her türlü kötülüğün daha fazla örtpas edileceği ve bunun da devlet izniyle yapılacağı anlamına geliyor.

Faillerin de ceza alması bu şekilde önlenecek, bu durumda failler başka hayvanlara ve çok büyük ihtimalle insanlara ve çocuklara yönelecek. Bu durumda, şuan da devam eden süre gelen sistemde, Türkiye’yi şiddet sarmalından zaten çıkaramaz. Belki en önemlisi de devlet kademesindeki korkunç, yıkıcı zihniyetin temel alınarak yasa yapılıyor olması.

Yani böyle bir anlayışla yeni nesillerin yetişeceğini bilmek son derece ürkütücü. Çünkü hem insanlar hem de insan dışı hayvanlar açısından, bu açıklamayı akıl almaz bir demeç olarak görüyorum. AKP’nin hayvan haklarındaki utanç verici resmi olarak hafızalarımıza kazınacak ve silinmeyecek. Şunu sorabiliriz; AKP bu demeçte bu madde önergesiyle kimi koruyor, ve kimin tarafında? Bu çok açık yani küçük yerlerde nasıl bir sorun yaratabilir bu? Fail sosyal dışlanma mı, damgalanma mı yaşayacak? Yani siyasiler kiminle empati yapıyor? Faille mi, mağdurla mı?

AKP’nin, tüm tepkilere rağmen hayvanlarla “cinsel ilişki” kalıbını kullanması ve hayvana cinsel şiddet demekten kaçınması yüz kızartıcı ve kabul edilemez bir durum. Aynı zamanda bilinçli olarak da yaptıklarını düşünüyoruz. Bu da durumu daha vahim hale getiriyor.

Düzenlemeler arasındaki en önemli başlıklardan birini, “sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması” konusu oluşturuyor. Sokak hayvanlarının 4 yıllık bir süreç içinde kısırlaştırılması planlanmakta, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birbiriyle bağlı bu sorunlara bütüncül olarak bakmadıkları için böyle göstermelik bir kaç adım atıyorlar. Oysa bu birbirine bağlı. Mesela petshopları çözmediğiniz zaman, istediğiniz kadar kısırlaştırın, çip takın hayvanlara sokaktakilere evdekilerde dahil, bu sorunu çözemeyeceksiniz. Çünkü hayvan terk etmeye verdiğiniz cezalar çok düşük. Yani bunların hepsi birbiriyle bağlantılı. Mesela kısırlaştırmalar için de çok büyük çekincemiz var, bunu kısırlaştırma “seferberliği” olarak her yerde vurguluyorlar.

Biz bu seferberlik lafından özellikle korkuyoruz, çünkü Türkiye’de mobil klinik gerçeği, mobil kısırlaştırma diye bir gerek var. Hayvan hakları savunucuları da mobil kısırlaştırmanın yasaklanmasını istiyordu. Mobil kısırlaştırmayı belediyeler taşeron firmalara veriyordu, oysa mevcut kanuna göre belediyeler sorumlu kısırlaştırmalardan.

Taşeron firmalarda hayvan sağlığına hiçbir şekilde dikkat etmeyip, hızlıca hayvanları sanki birer makine gibi kısırlaştırıp daha anesteziden uyanmadan ormana, sokaklara, yol kenarlarına atıyor. Pek çok hayvan tam uyanma aşamasında araba altında kalıyor, aç kalıyor nereye atıldığını bilmeden. Dolayısıyla kısırlaştırmanın nasıl yapılacağı çok önemli. Sadece hayvan sağlığına dikkat etmeleri gerekiyor, hayvanlara zarar vermeden yapılması gerekiyor.

Son olarak hayvanlar için yapılacak yeni düzenlemede hayvan hakları savunucularının görüşleri alındı mı, sizce bu süreç nasıl yürütülmelidir?

Yıllardır hayvan hakları savunucularının etik, hukuki ve bilimsel temellerle dile getirdikleri, belgeler sundukları bu taleplerin hiçbir şekilde dinlenmediğini görüyoruz. Biz Yunuslara Özgürlük Platformu olarak 2019’da kaybettiğimiz hak savunucusu dostumuz Burak Özgüner var.  Burak Özgüner’in aslında yaşamı pahasına çabaladığı hayvan hakları araştırma komisyonundaki hayvanlar lehine olan tüm maddelerin esnetilmeden benimsendiği bir kanun istiyoruz.

Yaşam için Yasa İnsiyatifi’ nin dile getirdiği tüm talepleri, hatta daha fazlasının yer aldığı bir yasa istiyoruz. Yani petshoplar, üretim çiftlikleri, internette evcil, yabani, ekzotik hayvan satışlarının yasaklanmasından, yasaklı tehlikeli ırk tanımlamalarının kaldırılmasına kadar,  belediyelerin ceza kapsamına alınmasından hayvana şiddete yönelik hapis cezasının alt sınırının en az 3 yıl olarak belirlenmesine kadar canlı hayvan ticaretinin yasaklanmasından geleneksel olduğu iddia edilen tüm boğa ve deve güreşlerinin yasaklanmasına, yunus parkları, hayvanat bahçeleri, hayvanlı sirklerin yasaklanıp, kapatılmasına kadar pek çok talebimiz var.

Bu cezasızlık bugüne kadar hayvan hakları savunucularının barınaklardan tutun da yunus parklarına cezasızlık ve denetimsizliği alaşağı edecek bir yasa istiyoruz. Çünkü bunun aynı zamanda uygulanabilir kapsayıcı ve bütüncül olması gerekiyor.

Hayvanlar üzerinden kar ve rant elde eden sermaye gruplarından, otel sahiplerine, iş insanlarından değil hayvanların temel haklarını gözeten sadece ve sadece hayvanlardan taraf bir yasa istiyoruz. 5199 sayılı adı hayvanları koruma kanunu olup, hayvanları korumayan bir kanun kabul edildiği 2004 yılından bu yana köklü değişiklikler bu istediklerimizin hepsi aslında köklü değişiklikler.

Bu köklü değişiklikler için 17 yıldır mücadele veren aktivistler olarak artık göstermelik değil toplumsal dönüşümü tetikleyecek, hayvanlara ve hayvan haklarına bakış açısını 21.yy’da değiştirecek adil, ilerici ve iyiye doğru teşvik eden dünyaya örnek olacak bir yasa istiyoruz. Çünkü ne hayvanların ne de bizim 17 yıl daha bekleyecek vaktimiz yok. Aynı şekilde çarpık bir insan-hayvan-doğa ilişkisi içerisinde yetişecek nesillerin de kaybedecek vakitleri yok.

SÖYLEŞİ| “Hayvanlardan taraf bir yasa istiyoruz” (1/2)

https://ozgurgelecek23.net/soylesi-hayvanlardan-taraf-bir-yasa-istiyoruz/?swcfpc=1

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu