GüncelManşet

(Foto)495. haftasında Kenan Bilgin’in akıbeti soruldu!

 

İstanbul: 495. kez Galatasaray Meydanı’nda, bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 20 yıl önce gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in dosyasını açıklayıp, tüm kayıpların faillerinden hesap sorulmasını istedi.

Cumartesi Anneleri’nin bu hafta, kayıplar ve kayıplara karşı mücadele ile gündemde olan ülkelerden biri olan Şili’den konukları vardı. Şili’den, hafıza ve kayıplara ilişkin çalışma yürüten bir grup ile HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de eyleme katıldı.

Cumartesi Meydanı’nda Kenan Bilgin’in sevdiği, “33 kurşun” şiiri Ahmet Arif’in sesinden dinletilerek eyleme başlandı.

Maria Jose Contrerat, kayıplarla gündemde olan Latin Amerika ülkelerinden Şili’de, darbeden sonra mücadeleye başlayan annelerin, sadece kendi kayıplarını bulmak için değil yeni kayıpların olmaması için de mücadele ettiğini söyledi.

Hala en az bin 1200 kişiden haber alınamadığını hatırlatan Contrerat, darbenin 40. yılında, Santiago’da, kayıpları temsilen bin 1200 kişiyle birlikte yere yatarak, 11 dakika boyunca hayatı durduklarını söyledi. Conrerat, bu eylemi unutmamak ve kaybedilenlerin anısını hatırlatmak için yaptıklarını belirtti, “Görmek istememeye karşı herkesin hatırlaması gerektiğini anlatmaya çalıştık” dedi.

Buradan alacağım gücü Şili’ye görütmek için buradayım

Marsial Goday, darbe döneminde annesi kaybedilen binlerce çocuktan biri. Annesi kaybedilmek istendiğinde 6 yaşında olduğunu söyleyen Goday, kayıp yakınlarının mücadelesinin diktatörlüğe karşı ve demokrasinin gelmesinde önemli bir rol oynadığını kaydetti. “Devlet kendi suçlarıyla yüzleşmeye başladı ama hala bir adaletten söz edemeyiz” diyen Goday, 41 yıldır mücadelenin sürdüğünü söyledi. Goday, Cumartesi Anneleri’ne, “Size her türlü gücü, desteği vermek ve gücünüzü Şili’ye götürmek için buradayım” dedi, mücadelelerinden başarılar diledi.

Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, Kayıpların fotoğraflarını gösteren Bilgin, “Bu insanlar devrimci oldukları için kaybedildi. Resimlerini tutuklarımız cellatlarının karşısında boyun eğseydi, onursuz davransaydı bugün yaşıyor olurlardı. Onlar kendileri için değil, halklarına zarar gelmesin diye  bizler için canlarını verdiler. Bu nedenle kendisine insanım diyen herkes sahip çıkmalı” dedi.

20 yıl olduğu gerekçesiyle Bilgin dosyasının da zamanaşımı ile karşı karşıya olduğunu hatırlatan İrfan Bilgin, “Bizim için insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz” dedi.

İrfan Bilgin, Cumartesi Meydanı’nda, “Sağ aldınız sağ istiyoruz” şiarıyla oturma eylemlerine başladıklarını hatırlattı ve ekledi: “Ama öyle bir devlette yaşıyoruz ki, aileleri kemiklere razı eder hale getirdiler. Mehmet Ağar’ı ‘Bir tuğla çekersem duvar çöker, altında çok kalan olur’ dedirttik. Bu tuğlayı söktürme zamanı.”

20 yıldır tanıklığım kabul edilmedi

Bilgin ile birlikte gözaltına alınan Cavit Naci Tarhan,”1994 Eylül’ünden beri tanığım ama hiçbir savcı beni dinlemedi, ne gördün diye sormadı” dedi. Gebze Hapishanesi’nde tutuklu olduğu dönemde, başvurusu üzerine savcılığa götürüldüğünü anlatan Tarhan, “Savcı ‘bir şeyinizi kaybetmişsiniz, bu nedenle çağırdık sizi buraya’ dedi. Ben de”bir şeyimi” değil, arkadaşımı kaybettim dedim. Avrupa İnsan hakları mahkemesine götürülen dava da Türkiye’ninmahkum olduğuğunu belirten Tarhan kayıplarımız onlar için “bir şey”, dilerim ki öyle bir dönem yaşarız ki, tanıklığımız alınır ve kayıplardan sorumlu olanlar yargılanır” dedi.

11 kişi görmesine rağmen inkar edildi!

Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994’te Dikmen’de otobüs durağında Ankara TMŞ polisleri tarafından gözaltına alındı. İHD’ye telefonla verilen bilgi üzerine 10 kişinin daha gözaltına alındığı öğrenildi, bunun üzerine yasal girişim başlatıldı. Gözaltına alınanlar mahkemeye çıkarıldı ancak aralarında Kenan Bilgin yoktu. Tanıklar Bilgin’i gözaltında gördüklerini, Cavit Naci Tarhan ise Bilgin’le yüzleştirildiğini ve durumunun ağır olduğunu anlattı. Tanıkların ifadeleri alındı, zapta geçildi. Savcı Özden Tönük, ifadelerin “devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı ifadeler” olduğunu savundu, dosyayı kapattı. İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine dosya AİHM’e taşındı. AİHM, Türkiye’yi Kenan Bilgin’i gözaltında kaybetmekten mahkum etti.

[widgetkit id=866]

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu