GüncelMakaleler

PUSULA | “Küçük Başarılar Büyük Başarılara Zemin Hazırlar”

"Örgütlülük demek, eylem demektir. Eylemin olduğu yerde örgüt, örgütlülük vardır. Ya da diğer bir anlatımla siyasal mücadele örgütsel bir duruşu zorunlu kılar. Emperyalizm ve proleter devrimler çağında bunun en ileri, en çağdaş yapıları enternasyonal proletaryanın tek tek ülkelerdeki komünist partileridir."

“Devrim kitlelerin eseridir” ve devrim iddiasında olan her siyasi hareket, kitlelerin genel taleplerini, siyasal eğilimlerini ve sistemle olan çelişkilerinin düzeyini doğru analiz etmeden taktik politikalar belirleyemez.

Ve bu taktik politikalara uygun olarak propaganda-ajitasyon araçlarını devreye sokamaz. “Somut şartların somut tahlilinde” ifade etmeye çalıştığımız bu düşüncelerin toplamıdır. Tabi ki asıl sorun bu söylemleri pratik eyleme dönüştürmektir.

Şöyle ki; bugün geniş emekçi yığınların önemli bir bölümü mevcut gidişattan ciddi derecede rahatsız. Ama aynı zamanda toplumsal sorunlara karşı da duyarsız. Bu duyarsızlığın temelinde yatan toplumsal bilinçteki zayıflıktır. Bu bilinçten yoksun olan yığınlar, kendi geleceklerini belirleme yerine hep başkalarının çizdiği sınırlar içinde hareket ederler. Yani tarihsel değişimin özneleri, aktörleri değil, sürecin figüranları olurlar. Çünkü tarihsel sürecin öznesi olmak, sınıf bilincini, örgütlülüğü zorunlu kılar.

Örgütlülük demek, eylem demektir. Eylemin olduğu yerde örgüt, örgütlülük vardır. Ya da diğer bir anlatımla siyasal mücadele örgütsel bir duruşu zorunlu kılar. Emperyalizm ve proleter devrimler çağında bunun en ileri, en çağdaş yapıları enternasyonal proletaryanın tek tek ülkelerdeki komünist partileridir.

Hiç tartışmasız emperyalistler, gericiler ve faşist diktatörler tarihin yaratıcısı olan yığınların örgütlü gücünden her zaman korkmuşlardır. Korkmaya da devam ediyorlar. Estirdikleri devlet terörüyle geniş emekçi yığınları kitle örgütlerinden, devrimci ve komünist güçlerden uzak tutmaya çalışıyorlar. Özellikle Türk egemen sınıflarının son elli yılı bu gerçeğin en somut ifadesidir. O halde bizim de en fazla yoğunlaşmamız gereken nokta sınıf düşmanlarımızın en çok korktuğu noktalar olmalıdır.

Nedir o noktalar: Proleter öncünün kitlelerle olan bağıdır, örgütlülük düzeyidir. Açık olan şu ki, kendi güçlerimizi örgütleyemezsek kitleleri de örgütleyemeyiz. Çünkü örgüt demek güç, disiplin ve değiştirme eylemi demektir. Elbette ki kendiliğinden gelişen hareketler süreç içinde belli düzeyde mücadele deneyimi kazanırlar. Ama siyasal iktidar mücadelesine kilitlenemezler.

Her şeyden önce o ideolojik-siyasal donanıma sahip değildirler. Siyasal iktidar mücadelesi devrim partisinin, militan kadrosunun varlığını şart koşar. MLM ideolojisi etrafında kenetlenmiş kadroların kolektif enerjisi zorluklarla savaşmanın en güçlü silahıdır. Bu silaha sahip olan enternasyonal proletaryanın her bölüğünün önderlik kapasitesi yetkin, stratejik hedeflerine uygun olarak taktik politikalar geliştirmede yaratıcı olur. Bu nedenle karşı karşıya olduğumuz zorluklarla dişe diş mücadele etmek için dinamik, üretken, söylem ve eylemi uyumlu kadro ve militanlara ihtiyacımız vardır.

Artan devlet terörünün de etkisiyle örgütlü güçlerde bir zayıflamanın olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu gerçeğin varlığının güncel gelişmelere müdahalede, devrimci seçeneği kitlelere taşıma çabasında ciddi olumsuzluklara yol açtığı açık.

Tarihi tecrübelerimizle biliyoruz ki, sınıf savaşımında her başarılı deneyim yalnız sürecin öznesi olan güçlerin moral ve motivasyonunu yükseltmiyor, aynı zamanda yeni güçlerin bu devrimci pratiklerden etkilenmesini de sağlıyor. Tersi durumda ise, mevcut olumsuzlukları daha da derinleştiriyor. Bu duruma fırsat vermemek için küçük büyük demeden başarılı, sonuç alıcı pratiklerde yoğunlaşmalıyız. Her başarı bir özgüven yaratır. Yeni ve daha büyük başarılar için daha koparıcı bir tarzda harekete geçmeyi tetikler. Karamsar, umutsuz, örgütsüzlüğü dayatan küçük burjuva

anlayışlara karşı daha kararlı bir tutum almayı sağlar. Böylesi süreçlerde küçük burjuva düşünüş tarzının, siyasal kararsızlığının ileri kitleleri olumsuz yönde etkileme tehlikesi vardır. Dolayısıyla bu kararsızlığa karşı daha güçlü bir duruş sergilemenin yolu ideolojik mücadelede düşman saldırılarına karşı cüretli ve cesaretli çıkışlar yapmaktan geçer.

Tüm dinamik öznelerin şu gerçeği iyi görmeleri gerekir: Saflarımızdaki umutsuz, yılgın anlayışlara karşı tavizsiz bir mücadele şarttır. Çünkü umutsuzluğun olduğu her yerde ortaya kişisel kaygılar çıkar. Görevlere yaklaşımda kayıtsızlıklar baş gösterir ve devrimci saflardaki çürüme-çözülmeler de böyle başlar.

Tüm bu olumsuzluklara karşı öncelikle ideolojik cephede kararlıca bir duruş sergilemeliyiz ve kolektif iradenin önümüze koyduğu görevleri yaratıcı bir tarzda uygulamaya çalışmalıyız. Keza çalışmalarımızın her aşamasında umutsuzluk mikrobuna karşı umut aşısını yapmalıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu