Güncel

1 Mayıs 1977’de katledilenler Kazancı Yokuşu’nda anıldı

'77 1 Mayısı'nda katledilen 42 kişi ölümsüzleştiği Kazancı Yokuşu'nda anıldı. Anmada, mücadelenin süreceği kaydedildi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), 78’ler Girişimi  ve Karşı Sanat Çalışmaları, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de katledilenleri Kazancı Yokuşu’nda andı. Burada yapılan basın açıklamasında, “Gece bilir, sabahın bir sahibi var” ve yaşamını yitirenlerin fotoğrafının yer aldığı pankart taşındı. Açıklamaya 78’ler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol ve çok sayıda kişi de katıldı.

42 kişi katledildi, 126 kişi yaralandı

78’ler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, 1 Mayıs için 500 bin civarında işçi ve emekçinin toplandığını, silahlı ve bombalı saldırı sonucu 42 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlattı. 126 kişinin ise yaralandığı anımsatan Can, katliamda parmağı olanların ortaya çıkarılmadığına dikkati çekti. Katliam hazırlığına dair Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan (MİT) Hiram Abas, Mehmet Eymür, Nuri Gündeş ve Orhan Kilercioğlu ve pek çok kişinin ismi geçtiğine işaret eden Can, “Sular idaresinin üzerinden topluluğa ateş açtığı iddia edilen takriben 20 kişilik grubu, Sular İdaresi Bölgesinden sorumlu jandarma Üsteğmen Abdullah Erim’den teslim alan ve Sular İdaresinden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Metin Gür’ün kolaylaştırıcılığı altında serbest bırakan ‘ünlü’ polis şefi Mete Altan da bizim kuşağımız için tanıdıktı” diye konuştu.

Yaşamının yitirenlerin çoğunun panzerler tarafından ezildiğini dile getiren Can, katliama ilişkin hazırlanan iddianamede, “karanlık güç” ve “emniyet mensubu” vurgusunun öne çıktığını dile getirdi. İddianameyi hazırlayan savcı Çetin Yetkin’inin emniyet mensuplarının yarattığı panik, korku ve kusur nedeniyle 35 kişinin öldüğüne vurgu yapan Can, katliamın sorumluların ortaya çıkarılmadığına işaret etti. Yapılan başvurulara rağmen gerçeğin ortaya çıkarılmadığını ve sorumluların yargılanmadığını dile getiren Can, bu katliamın da Çorum, Sivas ve pek çok katliam gibi karanlıkta bırakıldığını belirtti. Can, “Başka bir halkın acılarının duyarlılık geliştirmeyen bir halkın zamanla kendi acılarına karşı da duyarlılık geliştirmeyeceği gerçeğiyle yüzleşmek için zaman hala geç değildir” dedi.

“Bu meydan hep kanlı meydan olmuştur”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) eski Genel Başkanı Sami Evren; işçi, emekçi ve yoksulların taleplerini dile getirdiği bir kutlamada bu katliamın yaşandığına dikkat çekti. Evren, “21 yaşında iken buraya karanfil bırakmaya geldim. Üzerinden 45 yıl geçti yine aynı şekilde karanfil bırakmaya geldim. Bu yokuş aslında devleti anlatıyor. Türkiye’de nerede bir barışçıl gösteri katliam olmuşsa ve cezasızlıkla sonuçlanmışsa arkasında devlet çıkmıştır. Bu meydan hep kanlı meydan olmuştur” diye kaydetti. Gezi Davası’nda Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına da değinen Evren, “Bu cezayı tekrar vermek, yanlışlık değildir. Devlet diyor ki; ‘ben istersem beraat ettiririm istersem tekrar yargılar, sizleri mahkum ederim’ diyor. Devleti anlamak için bu katliamları irdelemek yeterlidir” diye kaydetti.

Daha sonra söz alan HDP’li İlknur Birol, katliamı “hunharca ve alçakça” olarak tanımladı. Bir kontra saldırısı olduğunu dile getiren Birol, “Sermaye ve çıkarlarını koruyan devlet yapıları, işçi sınıfının değiştirme gücünden korkuyorlar. Korkmakta haklılar. Çünkü onlar toplumu zapturapt altına almak istiyorlar. Boğun eğdirmek ve köleliğe mahkum etmek istiyorlar. İşçiler ve emekçiler, bunun kader olmadığını eşit ve özgür bir toplumda yaşamanın mümkün olduğunu olduğun söyleyen en dinamik güçtür” diye konuştu.  “Tetiği kimin çektiği değil, kimlerin çektiğine baktığımız ve bildiğimiz bir tarih yazısıdır bu” diyerek, sözlerini sürdüren Birol, bugün de aynı durumların yaşandığını kaydetti.

“Baskıya da diz çökmedik. Bundan sonra da diz çökmeyeceğiz”

HDP Milletvekili Musa Piroğlu ise şu ifadeleri kullandı: “Tarihten ders çıkarmasını bilmeyenler, onu tekrar etmekle mahkumdur. ’77 Katliamı, ’80 darbesine giden sürecin temel taşlarından biriydi. Tıpkı Maraş, Çorum gibi halkı terörize etmek ve büyüyen devrimci ve demokrasi hareketini durdurmak amaçlandı. İktidarın neler yapabileceği ile tekrar yüzleşiyoruz. 7 Haziran ve 1 Kasım’a giderken ki süreçte iktidarların halkalara yönelik ne tür katliamlara başvurduğunu gördük. Ankara, Suruç, Antep’i gördük. Bir dizi katliam ile birlikte iktidarın oylarını nasıl artırdığını gördük. HDP’ye açılan dava ve operasyonlar ile iktidar ayakta kalma çabası veriyor. Bu gün de baskı ve zulüm ile halkın üzerin gidiyorlar. Polis terörü, halkın demokratik haklarını savunmasını engellemek içindir. Zulüm şu ana kadar sökmedi. Baskıya da diz çökmedik. Bundan sonra da diz çökmeyeceğiz.”

Piroğlu, daha sonra 1 Mayıs’a katılım çağrısı yaptı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu