Kadın

Doğum Teşvik Paketi, emeğimize, bedenimize ve irademize saldırıdır

Ekim ayında Meclise gelmesi planlanan ve çalışan kadına dönük yasa taslağını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tamamladı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı onayladı. Taslak, doğum öncesi ve sonrası uzun süreli izin, yarı zamanlı çalışma, sigorta priminin devlet tarafından karşılanması, nakit desteği gibi düzenlemeler getiriyor.

Kadın emeğinin yok sayıldığı, görülmediği, ev içine hapsedilerek gizlendiği koşullarda, yeni plan bu durumu tam bir statüye oturtulmasından başka bir anlam taşımıyor. Bugüne kadar, özellikle de son 5 yıldır, “3-5 çocuk”tan, “kürtaj cinayettir”e giden yolda, kadının çalışma yaşamının düzenlenmesine ilişkin paketin “çocuk teşvik paketi” olarak anılması boşuna değildir.

Emekçilerin ekonomik olarak her geçen gün çöküşe daha fazla gittiği koşullarda, kadınların çalışma yaşamına daha fazla katılma isteğine ek olarak, sermayenin ucuz, itaatkar ve esnek çalıştırılabilir işgücüne duyduğu ihtiyaç birleşince ortaya çıkan gerçeklik, egemenlerin nüfusun hızla yaşlanmakta olmasından duyduğu kaygı ile çelişince elbette ortaya böyle bir paket çıkacaktı. Zira kadınların hem iş yaşamında yer alması hem de çocuk yapması (üstelik başbakanın isteğine uyarak 3-5 çocuk doğurması) neredeyse imkansızken, ailenin korunmasını ve ev içi ücretsiz emeği kadının görevi olarak kutsallaştırmayı temeline alan hükümet, üç doğuma kadar kademeli bir şekilde yarı-zamanlı çalışmayı getiriyor: Kadınlar ilk doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay ve üçüncü doğumda 6 ay yarı-zamanlı istihdam edilecek ve ücreti tam zamanlı ücret üzerinden ödenecek. Ancak elbette sermayenin ucuz işgücünden vazgeçmeyeceği göz önünde bulundurularak çalıştığı saatler dışındaki ücret devlet tarafından “işsizlik fonu”ndan ödenecek. Yani kadınlar, bir yandan esnek çalışmaya mahkum edilirken diğer yandan bunun yükü de işçi sınıfına çıkartılmış olacak.

İşin diğer bir yanı da bu paketin kapsamının sigortalı, düzenli bir işe sahip kadınlarla sınırlı olması. Oysa çalışma yaşamında yer alan kadınların ezici çoğunluğunun kayıtdışı, düzensiz, evden ya da çağrıya bağlı çalıştığı koşullarda bu paketten “yararlanacak” olanlar da çok sınırlı bir sayıda kadını kapsayacak. Kadının hem emeğine hem iradesine hem de bedenine bir saldırı olarak değerlendirilebilecek olan bu paketin teşhiri ayrı bir önem kazanıyor.

1- Neo-liberal politikaların dayattığı esnek çalışma modelinin esas çalışma modeli olarak yaşama geçirilmesinde kadın emeğinin köprü olmasını,

2- Sömürü düzeninin temel dayanaklarından olan ailenin, kadın aleyhine korunmasını,

3- Ülke nüfusunun giderek yaşlanmakta olduğu gerçeğine karşı önlem almak için doğum oranının artırılmasını,

4- Ucuz ve itaatkar kadın emeğini “yedek” işgücü olarak istihdamda daha fazla yer alarak sermayenin taleplerinin karşılanmasını sağlamak amacıyla “aile ve iş yaşamını uyumlulaştırma” hamlesinden başka birşey olmayan pakete karşı emeğimizi, irademizi ve bedenimizi savunuyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu