GüncelMakaleler

DENGE AZADÎ | Irak Kürdistanı’na Savaş Hazırlığı

Irak ve Rojava arasında bulunan Şengal’e dönük saldırılar artırılıyor. Daha önce Türk devleti, DAİŞ, KDP gibi yapılar tarafından gerçekleştirilen ve Şengal halkının kendi örgütlü gücünü kırmayı hedefleyen saldırılar bugün Irak hükümeti tarafından hayata geçiriliyor

Irak, Suriye ve Türkiye üçgeninde bu ülkelerin her birinde ayrı ayrı egemen güçler açısından çekişme, halk içinse içinde bulunulan yoksullaşma derinleşmektedir. Yaşanan bu gibi gelişmeler, Kürt ulusu açısından ciddi fırsat ve tehditleri aynı anda içinde barındırıyor.

Türkiye’de emperyalist güdümlü uşakların, AKP-MHP ve CHP-İYİP merkezli klik mücadeleleri her geçen gün biraz daha derinleşiyor. Klikler karşı karşıya gelirken, halka yaşatılan ekonomik sıkıntı ve yoksullaşma, onun örgütlenme alanlarına dönük saldırılarla beraber büyütülüyor.

Irak ise siyasi bir krizin içerisinde. 10 Ekim 2021’de yapılan parlamento seçimlerinin ardından bunca zaman geçmiş olmasına rağmen hükümet kurulamadı. Irak’taki egemen güçlerin siyasi istikrarsızlığı son yıllarda hiç olmadığı boyutlara ulaştı ve her geçen gün bu kriz biraz daha derinleşiyor. Sünni, Şii ve Kürtler kendi içlerinde parçalandı, Şii ve Sünnilerin birliği sağlanmış gibi görünse de bu birlik zoraki bir birlikten fazlası değildir. Gelinen aşamada, 9 Şubat’ta düzenlenen cumhurbaşkanı seçme oturumundan bu yana cumhurbaşkanı hala seçilemedi.

Irak bütünündeki parçalanmışlık Irak Kürdistanı açısından da geçerli. Irak Kürdistanı’ndaki Kürt partilerinin ayrışmasındaki temel neden ise KDP’nin dar grupçu, aşiretçi ve burjuva karakterli politikalarından kaynaklanmaktadır.

Irak ve Rojava arasında bulunan Şengal’e dönük saldırılar artırılıyor. Daha önce Türk devleti, DAİŞ, KDP gibi yapılar tarafından gerçekleştirilen ve Şengal halkının kendi örgütlü gücünü kırmayı hedefleyen saldırılar bugün Irak hükümeti tarafından hayata geçiriliyor. Şengal’in doğusuna; Irak kuzeyini, Suriye kuzeyine bağlayan hatta duvar ve tel örgüler örülüyor. Bu bölgede yaşayan Araplar, Irak askerlerince tehdit ediliyor, duvara karşı yapılan eylemlere saldırılıyor. Bu duvar, tıpkı Türk devletinin Irak ve Suriye sınır hattı boyunca ördüğü duvarla aynı işleve sahip. Kürt ulusunun birliğini parçalama, belli bölgelerdeki ambargoyu büyütme, gerillanın hareket alanını daraltma…

Suriye cephesinde ise Rojava’nın hemen her gün Türk devleti tarafından havadan ve karadan bombalandığı, buna paralel çete grupları tarafından da saldırılar düzenlediği bir gerçeklik mevcut.

Dünya genelinde ise burjuvazinin kendini kamufle etmeye bile gerek duymadığı bir döneme geçildi. Uluslararası sözleşmelerin, kağıt üzerinde kaldığı ve haftalık brifinglerde üzerine konuşulmak dışında bir işlevi olmadığı ayan beyan ortaya serildi. Hakim sınıflar, “yaptım oldu” anlayışı üzerinden politikalarını hayata geçirmeye başladı. Yağma, sömürü ve savaş demek olan kapitalizm, içinde bulunduğumuz dönemde katliamcı adımlarına sudan sebeplerle dahi gerekçe duymayan bir noktaya geldi. Silaha yatırım hat safhaya ulaştı, Alman devletinin silahlanmasına dönük Nazi sonrası kısıtlamalar lağvedildi. Ukrayna işgal saldırıları ise hala devam ediyor.

Dünya ve bölge gerçekliği, Türk devletinin Irak ve Suriye’deki Kürt topraklarına saldırması ve onun işgalci ve ilhakçı heveslerini hayata geçirmesi için şartları hiç olmadığı kadar olgunlaştırdı.

KCK tarafından 26 Mart tarihinde yapılan açıklamada; Türk devletinin Irak Kürdistanı’na dönük kapsamlı bir saldırı hazırlığında olduğu, bu saldırı için KDP’nin PKK karşısında aktif görev alacağı ve KDP’nin savaşa dahiliyeti için provokatif hamleler yapılabileceğine dikkat çekiliyordu.

Nitekim hem Suriye hem Irak hem de Türkiye’nin Irak sınır hattı boyunca yaşanan askeri hareketlilik, Türk devletinin Irak Kürdistanı ve/veya Suriye’ye dönük kapsamlı bir askeri saldırı hazırlığında olduğunu göstermektedir. IŞİD’in Haseke’ye dönük gerçekleştirdiği ve engellenen saldırının ardından hiç durmayan adımlar Türk devleti tarafından atılmaktadır.

Rojava’ya dönük Mart ayı boyunca devam eden ve Nisan ayının başında yoğunlaşan hava ve kara saldırıları gerçekleştirilmektedir. Zirgan, Êfrîn, Til Rifet, Girê Spî, Eyn Îsa gibi bölgelerde birçok yerleşim yeri Nisan ayının başından itibaren Türk devletinin askeri saldırılarının hedefi oldu.

Irak Kürdistanı’ndaki 40 askeri üssünde bulunan güçleriyle direk bölge içinden saldırılarını koordine eden Türk devleti bölge halkını doğrudan tehdit etmeyi sürdürüyor. Yaklaşık 100 kadar TC askeri, Bradost bölgesinde bulunan Xelifan, Lêlkan, Helkêla ve Kunelê köylerine girerek köylüleri tehdit ediyor ve başka bir ülkenin topraklarındaki askeri faaliyetleriyle bir nevi savaş hazırlığı yapıyor.

Türk devletinin işgal hazırlığı, Türkiye Kürdistanı sahasında da devam ediyor. Colemêrg’in Çelê ve Şırnex’in Qilaban ilçesinde karada yoğun askeri hareketlilik yaşanıyor. Zawîte (Ormanlı), Aşût (Çığlı), Gêman (Köprülü) ile bağlı Elemûnê (Andaç), Şirnex-Colemêrg sınırında bulunan Suvara Kotra bölgelerinde ise askeri helikopterler Irak Kürdistanı’na sevkiyat yapıyor. (Kaynak: MA)

Barzani LTD. ŞTİ.

Geçtiğimiz yıl, Türk devletinin Medya Savunma Alanları’nda gerillaya dönük havadan ve karadan gerçekleştirdiği ve hezimetle sonuçlanan saldırılarında KDP etkin bir rol almıştı. KDP, bu sene de olası işgal saldırılarında PKK’ye karşı aktif bir rol üstlenme noktasında oldukça hevesli görünüyor. Konuya ilişkin Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Eşbaşkanı Ruken Ehmed “Türk devleti yeni saldırılar için fırsat kolluyor. KDP’de bu saldırılara dahil olma peşinde. Halk ve hareket olarak hiçbir zaman bu saldırıları kabul etmeyiz” açıklamasında bulundu.

KNK Kürdistan Ulusal Kongresi Üyesi Ferhad Rasul ise “Güney Kürdistan için bir tehlike var. Türk devleti Peşmergeleri gerillalara karşı savaşta kullanmak istiyor. Böyle bir şey olursa Kürdistan adına hiçbir şey kalmayacak” diyerek işgal saldırılarının ve KDP’nin çizgisinin tehlikeli sonuçlarına işaret etti.

Siyasal ve askeri alanda tüm bunlar yaşanırken, Barzani ailesinin burjuva pespayeliğini, kendi aile çıkarları için ne derece alçaldığını ve ulusal sermayenin kendi mülkleri haline nasıl dönüştürdüğünü gösteren belgeler açığa çıktı.

The American Prospect’te yazdıkları makalede Zack Kopplin ve Basma Humadi, Barzani ailesinin; McLean, Virginia ve Dubai arasında, akrabaları ve ortaklarıyla bağlantılı ABD doları bazında dokuz rakamlı değerlere sahip yaklaşık 300 mülkü olduğunu ortaya koydu.

Kürdistan topraklarındaki ağaçları bile Türk devletine satan ve tipik bir asalak burjuva gibi kendi servetinden başka bir şeyi gözü görmeyen bir anlayış, üç-beş kuruşluk çıkarı uğruna bile kendi ulusuna ihanet etmeye hazırdır demektir. Ve ne yazık ki bu durum, bir bütün ezilen ve tarihsel olarak haksızlığa uğrayan bir ulusun kazanımlarını engelleme noktasında, bölge egemenlerinin elinde oldukça kullanışlı bir araç olarak kullanılmaktadır.

Ancak, süreç iyi ve akıllıca değerlendirildiği taktirde bölgedeki tüm ezilenler için de –tıpkı ezenler için olduğu kadar– elverişlidir. Ulusal güç, tek başına kaldığı müddetçe ne o ulus için ne de o ulusun halkı için kalıcı kazanımlar elde edilemeyecektir. Bu bağlamda 4 bölgede varlığını sürdüren ulusal sorunun çözümü için sınıf mücadelesinin başarıya ulaşması şarttır. Bugün ülkede, egemen sınıfları Kürt ulusuna saldırmaya iten bütün sebepler, onların çözülmeye, yenilmeye ne kadar yakın olduğunu da göstermektedir.

Saldıranın saldırıya uğrama, güçlü olanın kaybetme olasılığı ve içten çatırdama ihtimalinin oldukça yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle örgütlenme, direnme ve kazanma temel parolasıyla onların savaş ilanlarını karşı mücadeleyi büyütelim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu