EmekGüncel

BİRTEK-SEN’den rapor: 35 günde 13 bin işçi eylem gerçekleştirdi

Antep’te işçilerin 35 günde çıktığı 34 fiili greve ilişkin rapor hazırladı. Rapora göre direnişler büyük oranda kazanımla sonuçlandı. Kolluk kuvvetleri ve yerel medya patronlardan yana tutum aldı.

Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde 2 Şubat-9 Mart 2022 tarihleri arasında yaşanan işçi grevlerine ilişkin çarpıcı bir rapor yayımladı. Basın toplantısı ile kamuoyuna duyurulan rapora ilişkin açıklamayı BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen yaptı.

İlki 2 Şubat’ta Zafer Tekstil’de, sonuncusu 9 Mart’ta Kevser Halı’da yaşanan, 31’i tekstil iş kolunda olmak üzere, toplamda 35 fabrikada yaşanan direnişe yaklaşık 13 bin işçi katıldı. Fabrikaların büyük çoğunluğunda işçilerin tamamı direnişlere katıldı ve direnişler sırasında bu fabrikalarda üretim tamamen durdu. Yaklaşık 40 güne yayılan bu işçi eylemleri, 1996’da 20 bin işçinin katılımıyla gerçekleşen ve bir ay süren Ünaldı dokuma işçileri direnişi ve 2012’de 6 fabrikada toplam 5 bin tekstil işçisinin katıldığı ve 10 gün süren Başpınar grevinden bu yana Antep’te yaşanan en büyük işçi eylemleri oldu.

BİRTEK-SEN raporuna göre tamamı sendikasız olan ve fiili grevlerin yaşandığı işyerlerindeki işçiler farklı fabrikalardaki işçi eylemlerini tetikledi.

Raporda, “Ne yazık ki ortaklaşamayan, aynı gün, aynı anda direnişe geçen fabrikaların dahi ayrı ayrı hareket ettiği, en kısası 2 saat, en uzunu 3 gün süren bu direnişlerin sonucunda Başpınar işçileri önemli kazanımlar ve önemli deneyimler elde ettiler” denildi.

BİRTEK-SEN direniş yaşanan fabrikalar ve direnişlerin sonuçlarını tek tek listeledi. Rapora göre iş bırakarak zam talep eden işçilerin büyük bölümü zam aldı.

Başpınar OSB’de son bir ayda 35 fabrikadan 12 bini aşkın işçi, patronların düşük ücret dayatmasına karşı, insanca geçinmelerine yetecek ücret talebiyle iş bırakma eylemleri yaptı. Eylemlerin olduğu işyerlerinin büyük çoğunluğunda işçilerin tamamının direnişe katılması sonucu üretim dururken, bir kısmında fabrikaların bir ya da birkaç bölümünde üretim durdu. İş bırakmanın olmadığı ancak işçilerin birleşip işyeri yönetimine baskı yaptığı, bunun sonucunda ücretlerinde iyileştirmeler ya da iyileştirme sözü aldığı fabrikalar da oldu. Yapılan eylemlerin bir kısmı üç gün sürerken bir kısmı bir gün, bir kısmı birkaç saat sürdü. Bu eylemlerin sonucunda işçilerin çok büyük bölümünün ücretlerinde artış sağlandı, zam oranları yenilendi. Bazı fabrikalarda işçiler ücretler konusunda herhangi bir kazanım elde edemeden işbaşı yaptı. Bir fabrikada ise patron, yaşanan iş bırakma eyleminin ardından üretime ara verdiğini söyledi ve işçiler toplu şekilde işten atıldı.

Eylemlerde sefalet zammı etkisi

BİRTEK-SEN raporuna göre eylemler, ücretlere yapılan zamların, temel tüketim ürünlerine gelen zamlar ve hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalması sebebiyle ortaya çıktı. Özellikle ocak sonundan itibaren evlere gelmeye başlayan zamlı ve öncesine göre iki-üç katına çıkan elektrik zamları tepkinin büyümesinde önemli rol oynadı. Ocak ayı ortasında yaşanan kar yağışı sırasında OSB’de yaşananlar; yollar kapandığı için işçiler 16, 20 ve 24 saat çalıştırılması, işe gidilemeyen ve elektrik kesintisi yaşanan günlerin ücretlerinin kesilmesi de bu tepkinin açığa çıkmasında etkili oldu. Rapora göre bu, istisnasız her eylemin ortak özelliğiydi.

Raporda, “Eylemlerin bir diğer ortak özelliği ise dağınıklığı ve bir öncülükten yoksun oluşuydu” ifadeleri kullanıldı. “İşçiler, eylem kararı alırken, iş durdurarak eyleme geçerken ya da eylem sırasında içlerinden temsilciler seçme, komiteler kurma, eylemin seyrine göre hareket etme ve ortak karar alma konusunda oldukça yetersiz kaldı” denilen raporda şu ifadeler kullanıldı:

“Eylemlerin ortak özelliklerinden bir diğeri de hiçbir fabrikada sendikal örgütlülüğün olmayışıydı. İş bırakan işçiler kendiliğinden eyleme çıktı, örgütsüzlük ve dağınıklığın yarattığı koşullarla hareket etti. Bunun başlıca sebeplerinden biri, başta tekstil iş kolunda olmak üzere sendikal bürokrasinin işçiler arasında yarattığı güvensizlik ve işçilerin kurduğu birliğin sendikalar tarafından tahrip edilişi. Yalnız bir fabrikada, Boyar Kimya’da Öz İplik İş sendikası örgütlüydü ve burada da işçiler sendikaya rağmen eylem başlattı.”

Patronlar ortak hareket etti

Eylemlerin ortak özelliklerinden biri işçilerin yerel basının bir bölümü tarafından hedefe konması oldu. Birkaç istisna mecra hariç yerel gazetelerin emek düşmanı bu tutumunun aksine ulusal basında işçilerin bu direnişleri ve talepleri daha çok yer buldu. Ancak ulusal basında emekten yana muhalif basınla sınırlı kaldı.

Patronlar, ağız birliği yapmışçasına eyleme çıkan her işçiye, “Bir kuruş fazlasını vermeyiz, beğenen çalışsın, beğenmeyen çalışmasın” dedi. Örneğin Gürteks işçileri iş durdurduğunda, Şireci patronu Gürteks patronuyla fabrikada toplantı halindeydi.

Kolluk güçleri patronun emrinde

Yaşanan eylemlerin bir diğer ortak özelliği de görevi kamunun güvenliğini sağlamak olan kolluk kuvvetlerinin hiç çekinmeden patronların safında yer almasıydı. Eylemlerine son vermeleri için işçiler üzerinde baskı kuran polisler, özellikle eylemlerin ikinci haftasından itibaren, fabrika dışında bekleyen işçileri trafiği engelledikleri gerekçesiyle fabrikaya sokmaya çalıştı.

Sendikacılık faaliyetini yerine getiren, işçilerin eylemine desteğe giden BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, 7 gün üst üste 7 farklı patronun şikayetiyle karakola ifade vermeye gitti.

Sendikal faaliyet yürüten BİRTEK-SEN yöneticileri hakkında asılsız suçlamalarda bulunuldu. Şireci Tekstil patronu, işçilerin ‘İnsanca yaşamaya yetecek ücret’ talebiyle verdiği mücadeleyi ezmek için, işçilere desteğe giden BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’i tehdit ettirdi.

İşçileri neler bekliyor?

BİRTEK-SEN raporunda “İşçileri neler bekliyor” sorusuna da yanıt arandı. Raporda şu ifadeler kullanıldı: “Patronlar, işçilerin sendikal örgütlenme faaliyetinin önüne türlü engeller çıkarmaya devam edecektir. İşçilerin birlik halinde, örgütlü şekilde hareket etme ihtiyacı kendini daha da yakıcı şekilde hissettirecek. Bugün taleplerin tam anlamıyla karşılanamaması, eylemlerin büyük çoğunluğunun ücretlerde kısmi iyileştirmelerle sonuçlanması, eylemlerin bir öncülükten yoksun oluşu ortaya koyuyor ki, işçilerin kendi fabrikalarından başlayarak birliklerini güçlendirmeleri, kalıcı bir birliğe ve örgütlülüğe sahip olmaları şart. Sadece insanca yaşamaya yetecek ücret açısından değil, kalıcı bir birlik ihtiyacı insanca çalışma koşulları, iş güvencesi ve kazanımlarının kalıcı olabilmesi açısından da hayati öneme sahip. Eylemlerin sonucunda yaşanan işten atmaların önüne geçmek için de birliğimizi korumaktan başka çaremiz yok. Görüyoruz ki patronlar kendi aralarında birlik ve kendilerine sunulan farklı olanakları da son zerresine kadar kullanıyorlar.”

Başpınar’da tekstil, dokuma ve deri iş kolunda çalışan işçilere çağrı yapan BİRTEK-SEN, “Kaderimizi, patronların, patron iş birlikçilerinin, patron temsilcilerinin, sendikal bürokrasinin insafına terk etmemek için, İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, insanca çalışma koşulları ve insanca bir yaşam için, BİRTEK-SEN çatısı altında örgütlenelim” ifadelerini kullandı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu