GüncelLGBTİ+

ANI-ANLATI | İsyan’a…

"Suruç'un intikam andıyla donatmış ismini, İsyan Tolhîldana Pirsûse. Birbirimizi LGBTi+ özgürlük hareketinin sokaklarından tanırdık. Çok konuştuğumuz filan yoktu. Bu aşinalık, sosyal medyadan düzenli takip düzeyinde kaldı."

İsyan yoldaşı Onur Haftası’na doğru ilerlediğimiz bir süreçte sonsuzluğa uğurladık. Boğazımın bir yerlerine düğümlenen, ne göz yaşına, ne hıçkırığa ne de haykırışa dönüşmeyen bir histi bu. Tanısak da tanımasak da her yoldaşın gidişi ağırdır bize.

Daha önce çok insan gitti gözyaşlarına ya da sloganlara dönüşerek hayatımdan. Ancak bazılarının gidişi, sol mememizin altındaki cevahirde ne öfkeye, ne hüzne ne de acıya benzeyen fırtınalar yaratır. Dinmeyecek, durgunlaşmayacak fırtınalar… Zamanı yırtarak geçer ama gitmez. Daha ilk anında bilirsiniz o haberin, dinmeyecek bir fırtınayı başlattığını.

Bunu ilk Suruç’ta hissetmiştim. Ardından Ankara, Cengiz yoldaşların ölümsüzleşmesi ve fırtınayı başlatacak damla olma iddiası olan Tekoşer yoldaşın ölümsüzleşmesinde. Şimdi ise İsyan yoldaşta… Nasıl tarif edilir, anlatılır ve yazılır kabaran bir deniz kadar coşkun bu gidişler. Diyalektiğe kafa tutarcasına gidişler… Bitmeyen ve sonsuz…

Suruç’un intikam andıyla donatmış ismini, İsyan Tolhîldana Pirsûse. Birbirimizi LGBTi+ özgürlük hareketinin sokaklarından tanırdık. Çok konuştuğumuz filan yoktu. Bu aşinalık, sosyal medyadan düzenli takip düzeyinde kaldı.

Sesi soluğu kesildiğinde anladım İsyan’ın sokakları terk edip bozkıra yöneldiğini. Hiç tekrar kesişecek diye düşünmedim yollarımız. Yolu açık olsundu, benim gösteremediğim cesareti gösteren bu uzak tanıdığın. Yıllar sonra kim derdi ki bu iki Lubunya, Til Temir cephesinde karşılaşacak. İvana’nın ölümsüzleştiği bu cephede…

Bazı şeyler konuşulamaz. Nasıl yaralar açar, kanama durdurulabilir mi akıp giden izinden sonra hesaplanamazsa o yarayı açacak konuşma yapılmaz. İsyan yoldaşla çok istememe rağmen bazı şeyleri çok derinlemesine hiç konuşmadık. Hem güvenlik kaygısı vardı, hem de kendini bunca zaman sonra yeniden gizlemek zorunda kalmış bir Lubunya’nın yarasını açarsam saramam korkusu.

İlk yaralandığımda oralarda olduğumu duyup ziyarete gelmişti Til Temir cephesinde. Zırıl zırıl yüzü tanıdıktı ama kimdi. Ettim ettim de sonunda çıkarıverdim. O biliyordu, ben kimim. Ben hatırlamıştım o kimdir. Ancak ikimizde ses etmedik. Sabotajdan konuştuk. Henüz yeni olduğumdan merakımı, heyecanımı anlıyordu. O bu işin ustası olmuştu. Küçük büyük demeden kâh bir pusu planlıyor kâh sırtında onca yük onca yolu tepiyordu.

Sonraları ben de uzmanlığımı yapınca daha çok bahane oldu birbirimizi görmek için. Yine çok sık olmadı ama artık kim olduğumuzu hatırlatmıştık birbirimize. Hetereseksizm kıskasınca kaçmaktan ya da ölmekten başka seçeneği olmayan Rojavalı Lubunyalar için imkanları, LGBTİ+’ların liberal politikalardan kopup devrimci savaşın parçası olmalarının yarattığı ve yaratacağı potansiyeli, savaşın ve Rojava’da cephelerin genel durumunu kısa kısa anektodlarla da olsa tartışabildik.

KKB olarak bizim Rojavalılara LGBTİ+ politikalarını anlatmamızı, eğitimler yapmamızı, bu konuda netliğimizi hep cüretkar bulduğunu, kaygılarıyla birlikte sevindiğini her buluşmamızda dile getirdi. Heteroseksizmin bütün gericiliklerine ve hastalıklarına rağmen iyileşmeyi ve “Ben her şeyiyle savaşa hazırım” diyerek yönünü dağa, daha zor koşullara dönen bir iradenin bizim çalışmalarımızdan mutlu olması ne onur verici bir his benim için.

Yoldaş hastalandığında “uzakta tedavidedir, bir not yazayım” diye düşündüm. Yanında yoldaşları vardı. Yalnız değildi. Ama Lubunya’nın selamı başkadır. O her selam gönderdiğinde ben öyle hissettim.

Yoldaşları “durumu iyiye gidiyor, yakında gelecek” deyince kalıverdi not. “Onur haftasını birlikte kutlarız. Belki bir de eylem çıkarırız” diye düşünmüştüm. Hem oturup bu sefer konuşacaktım daha fazlasını, heteroseksizmin çitlerini aşarak. Olmadı… Yoldaş yıldız oldu. Daha fazla savaş kararlılığı, daha ileri çıkma ve heteroseksizmi yıkma andı oldu. Arkadaşın deyimiyle “Uyurken dudağında parlayan bordo gül/ benim kalbimi harmanlayan İSYAN oldu.”

Bazı ölümler diğerlerinden daha ağırdır. O tabut kalkmaz pişmanlıkların, geç kalmışlıkların ağırlığından. Ancak açılan bir gökkuşağı, karınca sırtında fil olan ölümün alır ağırlığını. Alır da güç yapar, kararlılık yapar heteroseksizmin kuşatılmışlığı altında.

Yoldaşlarının da isteğiyle ellerimle götürdüm gökkuşağını yıldızlaşan yoldaşla buluşturmaya. Boğazlarda düğümlenen LGBTİ+ sözcüğü, yoldaşın trans kimliği, yıldızlı bir gökkuşağı geç de olsa dalgalandı Rojava semalarında. Yoldaşın savaştaki ısrarının ürünü olarak…

O bayrak her şeye rağmen yırtacak heteroseksizmi, bütün homo/transfobik kaygıları. Artık İsyan’lar, İvana’lar, Anna’lar milyonlarca bahanenin koruduğu heteroseksizm altında ezilerek savaşmasınlar; omuzlarında silahları ve bombalarından başka bir yük olmadan halka ve ölümsüzleşen yoldaşlarına karşı görevlerini yerine getirebilsinler, heteroseksizmin ağırlığı olmadan diye daha kararlıca LGBTİ+ politikalarımız yükseltelim. (KKB’li bir TİKKO savaşçısı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu